13 Şubat 2013 Çarşamba

Tığ İşi Koltuk Şalı Örüyorum!

Herşeye bulaşıyor bu kız evet. Ama esas bulaşık olduğum ve de gerçekten çok iyi bildiğim bir şey varsa el işi konusunda, o da tığ kullanmaktır. 

Ne zamandır salondaki berjerimin üzerine güzel bir şal istiyordum. Üzerinde bir paşmina duruyor ve bundan gerçekten çok hoşnutsuzum. Çok model düşündüm, alayım dedim, öreyim dedim, bakındım durdum. Hatta bir kez başlar gibi oldum, renkleri beğenmedim elimdeki vazgeçtim.

Kazak örmek için İzmir'de yün almaya gittiğimde, yüncünün önündeki yünlerden bahsetmiştim. "Gel! Bizi al! Sen bizi istiyorsun!" diye bağırıyorlardı ve ben onları arkamda bırakamadım. Yün çok güzel ve insanın elinde kayıp gidiyor. Ufacık bir gıcırdama sesi bile gelmiyor tığ ile ip arasında. Yumaklar 200gr'lık, ve inanın baştan sonra yumakta ne bir defo, ne bir ek yeri vardı. Üstelik her yumakta bir de çok güzel açıklamaları olan bir model tarifi de var. 

Fakat bu yünler ihracat fazlasıymış ve bir Amerikan markası için Türkiye'de üretilmişler. Çok güzel evet, çok kaliteli yünler üretiyoruz. Peki böyle güzel bir yünü sadece fason üretmek yerine bizimle de paylaşsanız olmaz mıydı? Üreticisi hangi firma gerçekten bilmiyorum. Firmayı ya da eşdeğer bir yününü bilen varsa lütfen paylaşsın benimle.

Yünler Hobby Lobby için üretilen I Love This Yarn marka. Siteye baktığımda görüyorum ki çok çok güzel renkler de varmış. Kıskandım. Çok kıskandım ve cidden ben bu yünü çok sevdim.

Benim renklerim Hot Rose ve Antique White:



Nasıl bir şey yapacağımı bile bilmeden aldığım bu yünlerle ilk önce aşağıdaki motifi çıkarttım.


Sonra baktım ki hem çok göz yoracak, hem de sert olacak, hem de uzun sürecek. O yüzden daha sade bir şey yapmaya karar verdim. Çok da klasik bir şey istemediğimden, en bilinen modeli kareliğinden çıkartıp bant bant örmeye karar verdim. Sonunda bu çıktı:


Kullandığım tığ 5 mm. ve Nako'nun. Tavsiye ederim çünkü piyasadaki pek çok sevimli renkli tığa nazaran pürüzsüz, çok daha hafif ve tatlı rengiyle gözü yormuyor (ve de online sipariş edilebiliyor!).



Airfryer Susamlı Patatesli Tavuk Baget Tarifi

 Canım Philips Airfryerım ile yaptığım, kendimden uydurma bir tarif! Susamlı patatesli tavuk!

Malzeme Grubu:

2 adet tavuk baget (bu resimdekiler bagetti, değil mi?)
2 adet orta boy ya da 1 adet büyük boy patates
2 kaşık yoğurt
Kaşar Peyniri
Sıvı yağ
Susam, Kekik, Kırmızı Toz Biber, Tuz




Bagetlere bıçakla çizikler yapıyoruz (ki içleri de pişsin). Patatesleri küp küp doğruyoruz. Bir kapta tüm baharatları karıştırıp, sıvı yağ ve yoğurdu ekleyerek bir sos hazırlıyoruz. Tavuk bagetleri ve patatesleri bu sosun içine atıp iyice yediriyoruz ve mümkünse en az yarım saat üzerini kapatıp buzdolabında bekletiyoruz.


Airfryer bu yemeği 160 derece de pişirecek. Ayarlayıp çalıştırıyoruz ve 160 dereceye ısınınca tavuk ve patateslerimizi sepetine alıyoruz. 10 dakika sonra çıkartıp sallayarak patates ve tavukları döndürüyoruz (bagetler çatal desteği istedi). Ne kadar kızardığına bakıyoruz, tahminimce daha olmamıştır. 5 dakika sonra bir daha bakıyoruz ve yine biraz sallıyoruz. Bir 5 dakika daha geçiyor ve o arada gidip biz de salata falan yapıyoruz. Yine açıp bakıyoruz. Pişip kızardılarsa, üzerine kaşar rendesini (açıkçası evde dilimli kaşar vardı onu kullandım) ekliyoruz ve peynirler kızarana kadar 180 dereceye getirip pişirmeye devam ediyoruz.  


Afiyetler olsun!

Örgü Ayıcık Başladım!

Bir yeğenim daha olacak! 

Ve yine ablamın hamilelik tafraları, isim krizleri, gece vakti aşermeleri başlayacak.. İlkinde maalesef bende misafirken gecenin 12'sinde süpangle aşerdiğinde, gidip zar zor bulup aldığımız süpangleleri beğenmeyip "ben annemin süpanglesinden istiyorum" demişti. Bunun üzerine gecenin o vakti annemi aradım, ve hayal kırıklığıyla öğrendim ki, o da son yıllarda hep hazır poşet süpangle kaktırıyormuş bize meğersem... 

Neyse...

İki numaralı yeğenin cinsiyeti belli olduğunda bizimde fırfırlı etekler üzerine kurduğumuz alışveriş hayallerimiz suya düştü. İlk yeğenim de oğlan çocuğu olduğu için alacak bir şey kalmadı. Bana da teyze olarak oturup düşünmek kaldı. 

İki sene önce aldığım ve bir türlü ne yapacağımı bilemediğim 8 adet mavi-beyaz yünlerime baktım da baktım.. Yine internete döndüm, evdeki kitapları kurcaladım ve de sonunda oyuncak ayı yapmaya karar verdim. 

Yeğen beyimiz yaz aylarında teşrif edeceği için ayıcığı biraz ağırdan alıyorum. Şimdilik biten parçaları bunlar. İçini ise sokakta satılan elyaflara güvenemediğimden, yattığım yer yüzünden boynumun ve belimin tutulmuş olduğu bir gün gözüm dönerek aldığım 8 yastıktan birini açarak çıkarttığım elyaf ile dolduruyorum.  




Bittiğinde tarifi ile birlikte sizlerle olacak! :)

Kanaviçe Kelebek Kiti

Bahar kuzucuklarım kanaviçem, taşınırken iğnesi kaybolduğu için elimden düşmüştü yine. Evde de yapacak bir şeyler ararken, bir zamanlar bir derginin yanında çıkan küçük bir kanaviçe kelebek kiti buldum. 

Bugüne kadar kanaviçelerini hep muline iplik ile işlemiş olan benim için, koton perle yeni bir deneyimdi. Hele ki bu bünye iki kat iplik, üç kat iplik kavramlarından anlamazken bu koton perle keşfi gerçekten sevimli oldu. 



DMC'ye çok ayıp ki içinden eksik renk çıktı. Şablonda olan açık pembe, paket içeriğinde olmadığından şablonu renk olarak takip edemedim ve elimdeki renklerle farklı şekilde işledim




Aslında bitirdim de. Lakin bitmiş halini kaldırdığım yeri bulunca, söz onu da buraya ekleyeceğim!

Erkek Kazağı ördüm!








İlk Defa Kazak Ördüm!

Erkek arkadaşıma kendi ellerimle ne yapsam, ne yapsam diye düşünürken önce atkı öreyim diye düşündüm. Sonra, açıkçası hayatım boyunca örgü konusunda atkı, bere ve el bezinden ileri gidememek (bir de oyuncak bebeğime yelek örmüştüm çok küçükken ama nasıl ördüğümü ne siz sorun, ne ben söyleyeyim) biraz dokundu. Ben de bir cesaret internetten güzel ve de modern ve de modaya uygun bir örnek aramaya başladım. Lakin benim gibi tecrübesiz birine çok açık anlatılmış bir örnek gerektiği için oldukça vakit geçirdim. Pek çok şeyi de hiç beğenmedim. Sonunda beğenebileceğim modeli yabancı bir marka olan Sirdar yünlerinin sitesinde gördüm. Üstelik de "kolay" statüsünde! Daha sonrada bu modeli internette PDF olarak edinebileceğim bir site arayarak saatler harcadım ve de en sonunda buldum! 


https://d24b8wp6jbsvpy.cloudfront.net/pattern_picture_w496s/66406/sirdar9390.PDF-1main.jpg

Benim sevgilime bu çok yakışır! 

İşte bu gazla indirdiğim örneğe göre yün ve de renk seçimi kısmı başladı sonrasında. Gönlümün yün sultanı Nako'nun sitesine girip eşdeğer yün onlarak Nako Sport Wool'u ve renk olarak da Şişedibi'ni seçtim. Açıkçası gri ve siyah erkek kazağı görmekten bana fenalık gelmişti.

Fakat sitesinden online olarak siparişimi, İzmir'e gidecek olduğumdan vermedim ve İzmir'de annemi kolundan tutup doğru Kemeraltı'na götürdüm. Renk konusunda annemle de hem fikir olduktan sonra tarifte 15 adet 50 gr yumak dediği için 8 yumak alıp çıktık. Çıkarken de kapının önünde gördüğüm dünya güzeli yünlere takıldım. Bunlar ne derken ithalat fazlası olduğunu öğrendiğim o yünlerden 4 adet alıp şiş ve diğer malzemeleri almak için oradan ayrıldık.

 

Durdunuz değil mi? Yüncü dedi ki şiş yok. Çünkü ben 5.5 ve 6.5 numara şiş istedim, artık 5ten sonra ara numaralar üretilmiyor dedi! Homurdandım resmen!

Hemen ordan İstanbul Düğme'ye girdik, her İzmir'linin tahmin edebileceği üzere. Hem yakası için düğmeleri, hem şişlerimi, hem de ilmek işaretleyici ve ilmek tutucu denilen şeyler için hepsinin içinde olduğu bir örgü seti aldım. Bu setin içinden bir de sıra sayıcı çıktı ki, örgü için çok başarılı bir icat olmuş! Manuel kullanılıyor ve kaçıncı sıradaysanız o rakama göre ayarlıyorsunuz. 6 sırada bir arttır, 32. sırada kes gibi durumlar için "Hangi sıradaydım ben?" sorusu tarih oldu artık.


İstanbul'a dönünce de attım arkasının ilmeklerini başladım örmeye. Örnek gerçekten kolay ve kol kesmek gibi sıkıntılar yok. Arkası dümdüz örülüp, sadece omuzlarda kesiliyor. Önünde ise kol hizasına gelince ilmeklerin bir kısmı ilmek tutucuya alınıp, iki yaka ayrı ayrı örülüyor. 65 sıra ör gibi şeyler de yok, çünkü elinizde mezure, 4 cm lastik, 48 cm kol gibi hazırlanmış tarif. Kollarda ise yapacak bir şey yok, o klasik arttırmalı.



Ön, arka ve kollar bitince geldik en korktuğum yere. Yakadan ilmek toplamak! Burda işte gittim, internetten videolar izledim. Öyle böyle derken sonunda becerdim.

Tabi bir de yakaya yün yetmedi. İstanbul'da bir yandan rengi tutsun diye dua ederek elinde bu yünden olan tuhafiyeci aradım. Neyseki Kadıköy'den aldığım yumak ton sıkıntısı olmadan kazağımı tamamladı.


 Yakasını bitirdim...


 Kollarını, yanlarını diktim...


Düğmelerini yerleştirip yakasını topladım...


 Ve de kazağımı bitirdim!


Ben M beden ördüm ve toplamda yaklaşık 9 yumak harcadım. Örneği denemek isteyenler tarife aldanmasın, 7.5 eder 8 alayım ben demesin, hesabından 1 yumak fazla alsın.

Örneği dilerseniz buradan satınalabilirsiniz. Bu sitede, Etsy gibi sitelerden farklı olarak, satın aldığınız dosya için beklemenize gerek olmuyor. 1 dakika içinde indirebiliyorsunuz. 

İngilizcesi olmayanlar için ben yardımcı olurum.

Philips Airfryer ve Tefal Actifry Karşı Karşıya



Philips Airfryer herhalde en sevdiğim mutfak aletlerimden biridir. Bir de kendisini o kadar güzel anlatırım ki Philips duysa kesin beni pazarlama departmanına alır. 





Yağsız pişiriciler hususuna ilk taktığım zaman Tefal Actifry ile Philips Airfryer arasında geldim ve gittim. Baktım, okudum, araştırdım, insanlarla konuştum fakat bir türlü tatmin olamadım. En son ikisini de satan bir mağazaya gidip ikisi için de bana demo yapmalarını istedim. Tariflerini de inceledikten ve de ikisinin de pişirdiği patatesleri tattıktan sonra Airfryer'ı sevgiyle kucaklayıp çıktım.  

Tefal Actifry ise döndürerek pişirdiği için sadece kızartmalarda başarılı kalıyor ve pişirme süresi çok daha uzun. Tefal Actifry bir çeşit fritöz, Airfryer ise yağsız pişirme makinesi. 

Ben Airfryerımı çok seviyorum. Hem kendi içindeki tariflerle, hem de kendi denemelerimle çok başarılı ve hızlı yemekler çıkartıyor. Patates kızartmak bir yana dursun, ekmek kızartıyor, kek pişiriyor, mücver yapıyor, patlıcan közlüyor, kurutmadan tüm etleri pişiriyor ve dahası kestane bile yapıyorum içinde. Folyoda domatesli biberli sucuk ya da pastırma ise ayrı bir keyif.

Hem sepeti hem de haznesi ayrı ayrı kullanılabildiği gibi, sepetini paketinden çıkan aparatıyla ikiye ayırıp aynı anda iki farklı şey pişirebilirsiniz. Bir tarafına patatesleri, bir tarafına köfteleri atıp ikisini beraber pişirmek büyük mutluluk.  

Kırmızı et ya da balık pişirirken de dibine biraz su koyuyorum böylece hem kendisi zaten koku yapmadığı hem de yağlar suya damladığı için koku sorunu minimuma iniyor. Ama çoğunlukla gerek bile kalmıyor.  

Deneyip de "saman gibi oluyor" diyenlere şunu söyleyebilirim. Sıfır yağ ile pişirmek diye bir şey yok. Bu kesinlikle başarısız sonuçlar veriyor. Kızartma ve etlerde önceden mutlaka malzemelerimi az da olsa etraflarına bulaşacak kadar yağlıyorum. Fazla yağını ise yağladığım kapta bırakıyorum. Eğer haznesinde pişirme yapacaksam da haznesinin dibini mutlaka yağlıyorum, yoksa yapışıyor.  

Resimlerde kaşarlı biberli ekmek, benim kuzu etli Airfryer kebabım ve patatesli tavuk var. Tariflerimi ise denk geldikçe ekleyeceğim.

Becerikli ablaları, çok becerikli benim kuzum... 



Philips Airfryer ile ilgili daha fazla bilgi için kendi sitesine buyrun...

Mayalı Hamur Becerememesi

Özendim geçen mayalı hamur deneyeyim dedim. Birazından üzümlü, birazından da zeytinli bir şeyler yapmaya çalıştım. Lakin olmadı. Bu mayalı hamur nanesini daha ince açmak lazımmış. Tadında hiç bir sorun yok, lakin resimlerden görülebileceği üzere biraz kabardı!

Bir gün tekrar cesaret eder yaparsam, inşallah o sefer becerebilirim!

:(



Çiğdem vs Çekirdek

Bir İzmirli olan benim "Çiğdem" dememden haz etmeyen İstanbullu bir arkadaşım bana ay çiçeği yetiştirme kiti almış "çekirdekten öğren madem" diye. 




Bu terbiyesizliğini kınıyor, her şeyin çekirdeği olur, çiğdem başka bir durumdur diyerek kendisine buradan selamlarımı iletiyorum!

Boyunluk Ördüm!

Bu yeni moda boyunluklara pek bi özeniyordum son dönem. Hem kısa, atkı gibi metrelerce örmüyorsun. Püskül yapma derdi yok sonracıma, kırk saat iplik kesmesi yok bu yüzden. Harika!

Bundan bir tane de mavi yapmayı düşünüyorum. Bordo pek şık oldu ama mavi de cıvıltılı olacak. Hihi! :)

Alize Superlana Maxi 57 numara Bordo yün ile ördüm. Tarifi 10 numara şiş ileydi ama benim ipim biraz da ince olduğundan ben 9 numara ile ördüm. Toplamda 2 yumak harcadım.


Dikiş iğnesini bulamadığımdan tığla diktim.


1 günde de bitti!


Örnek ise bu linkte...

Un Helvası Denemesi Vol. 2

Un helvası..

Ben bunu hep kolay zannederdim. Küçükken "annee un helvasıı" diye ağlar, annem de bana sadece şerbetini karıştırttığı için öyle ocak başında geçmek bilmeyen dakikalardan bihaber mutlu mutlu helvayı yerdim.

Bu sebepten hiç kimselere bahsetmediğim ilk un helvası denemem, pasta kremasını keşfetmemle sonuçlandı...

Bu da ikinci denemem. Azcık kuru oldu sanki ama yenebilir, hatta misafirlerin bile tencerenin dibini gördüğü bir helva oldu. Aferin bana! :)

Az kişilik, huzurlu un helvası tarifi:



Malzeme Grubu:

çb = çay bardağı

  2.5 çb un
  1/2 çb sıvı yağ ve yarım çay bardağını göze kestirip o ebatlarda tereyağı
1.25 çb şeker
     1 çb su
  1/2 çb süt
  1/4 çb dolmalık fıstık

ve tahta kaşık!

O pek cici silikon kaşıklar un ve kıyma kavurmak konusunda rezalet. Çünkü topaklanmasın diye o unu ya da kıymayı kavururken bastırmaya çalışınca eğilip bükülüyor ve bu yüzden kolu çok yoruyor. Tahta kaşık bence bu işin en önemli ayrıntısı.

Ayrı bir kasede su, süt ve şekeri karıştırdım. Lakin melun şeker tam olarak erimediğinden, dökme hususuna gelince karıştırarak dökeceğiz. Bu heterojen karışım bir kenarda beklesin.

Tencereyi ocağa koyuyoruz, ısınınca yağı koyuyoruz (ben seramik tabanlı tencere kullandım, beyaz olduğu için durum daha net görülüyor). Yağ eriyince unu ekliyoruz ve altını kısıp kavurmaya başlıyoruz. Burası çekilmez kısmı, altı kısıkken 45 dk 1 saat sürer bu iş. Ben açıkçası cesaret edip altını açtım. Unlar pembeleşmeye başlayınca da fıstıkları ekliyoruz. Un, tatlı bir sütlü nescafe rengine geldiğinde hala emin değilsek annemizi arayıp durumu teyid ediyoruz, ki ben burada ek olarak, neden annemin tarifini kullanmadım diye bir de fırça yedim. Her neyse, unlar böyle kahverengi olunca ocaktan alıyoruz, gidip bulaşık falan yıkıyoruz. O da bu arada biraz soğuyor. Ondan sonra, belirttiğim üzere şeker tam erimediğinden, hızlıca karıştırarak (ki şeker taneleri havalansın) şerbetini döküp tekrar ocağa alıyoruz ve karıştırmaya başlıyoruz. Suyunu çekip toparlanacak, zaten toplanınca ne demek istediğimi anlarsınız.

Oldu, bitti! :)


Elmalı İrmik Tatlısı

İşte bu tadı cidden seviyorum! Hem kolay, hem hızlı, hem de hafif! Süper tembel işi, pek havalı!

Ve laf aramızda, anne yardımı hiç gerekmiyor. ;)



Malzemeler:

2 pk hazır irmik tatlısı
1 lt süt
1/2 çay bardağı toz şeker
2 elma
2 çubuk tarçın
Toz tarçın

Önce elmalar:

2 elma güzelce kabukları soyulup, çekirdekleri çıkartıldıktan sonra rendelenir. Rendelenmiş elmalar tavaya alınıp üzerine şeker dökülür. Suyunu salana kadar dokunmadan öyle bakılır. Suyunu salınca çubuk tarçınlar ve renk vermesi için biraz da toz tarçın eklenir ve karıştırılır. Elmalar suyunu çekip yumuşayınca pişmiştir.


2 paket irmik tatlısını arkasındaki tarife göre pişiriyoruz. Resimdeki gibi bir kabı hafifçe ıslatıp, irmik tatlısının yarısını kaba döküyoruz ve üzerine elmaları yayıyoruz. Kalanını da üstüne döktükten sonra tarçın serpip soğuyana kadar bekliyoruz. Soğuyunca buz dolabına doğru kendisini alıyoruz (Sıcakken dolaba konmuyormuş bunlar). 3-4 saat dolapta güzelce soğuduktan sonra afiyet olsun!


Ara Nağmesi..

Uzuuun zaman oldu, ne zamandır bir şeyler yazamamıştım. Ama vallahi de billahi de hiç boş durmadım. Yılbaşıydı, ev yerleştirdi, seyahatti, leylekti derken biriktirip biriktirip yazamadım bir türlü.

Kanaviçe bahar kuzucuklarım biraz daha ilerledi. Bu arada iki yeni kanaviçe deseni tasarladım ki biri beni DMC Light Effects kullanacağım için çok heyecanlandırıyor. Ama öncesinde başka bir kanaviçem var yapılacak.

Bir kazak, bir atkı ördüm ve şu an bir koltuk şalı yapmaktayım. Ardından amigurumi dedikleri şu oyuncaklardan yapacağım. Ama öncesinde müstakbel (!) yeni yeğenim için başladığım bir oyuncak ayı var.

Bir sürü de yemek yaptım, yapamadım, yaktım...

Biraz üst üste yaptığım ve yapamadıklarımı elimden geldiğinde yazmayı planlıyorum bugün.

Hadi bakalım.