Taşınmayı sevmiyorum.. Gerçekten hiç sevmiyorum...
Taşınma önceliği evi bulmak değil, onu zaten bi şekilde
buluyorsunuz. Günlerce sokak sokak gez, emlakçılarla muhattap ol, ev sahipleri “bekara
verilecek evim yok, sen üç günde bir eve erkek getirirsin” desin, evi çok beğen
“tutuldu” desinler, kaybol, ağla... Bunlar gerçekten dert değil.
Dertler evi bulduktan sonra başlıyor. Öncelikle taşıma
şirketi dediğimiz ya çok para alıp donunuzu bile katlayıp yerine koyan adamlar,
ya da az para alıp sadece taşıyan adamlar arasında seçim yapıp birini bulmanız
gerekiyor.
Ben de buldum. Ama taşıma şirketini değil, papazı
bulmuşum tam olarak.
Gün, taşıyıcı amcaların önce evi bulamamasıyla başladı.
Tamam, bu çok sık başıma gelen bir şey. Çünkü (eski) evin sokağıyla aynı isimde
çok yakınımda bir sokak ve bir de cadde var. Bu adres bulamama mevzusu ilk
ortaya çıktığında, acı çekerek öğrenmiştim.
Evi buldular ve geldiler. Tıkır tıkır paketliyorlar ilk
bakışta. Yalnız bırakmayacak olan arkadaşlarımın ilki geldi, laklaka verdik
kendimizi. Sürekli bi çay isteniyor ama bu da normal geliyor. Alışığım, ilk
taşınmam değil bu. Taşıyan adamlar hep çay isterler.
Evin yarısı paketlendi, kamyonun dolduğunu ve ikinci turu
yapacaklarını söylediler. Hayhay, evler yakın... Huysuzlanmakla birlikte
yapacak bir şey yok.
Daha sonra kalanlar için ekstra para istediler, “kalanı
da gelsin bakarız” diyerek yolladım geri. Neyse getirdiler, getirdiler ama yine
para diye tutturdular. Gecenin bir yarısına kadar kavga, hakaret, tehdit, her
şeyi içeren enfes bir taşınma oldu.
Hiç bir şeyi yerine koymadılar, eşyalarım hasar gördü, dolaplar
düzgün kurulmadı, her şeyi evin bir yerlerine karman çorman yığıp yığıp
gittiler.
Dert bir... Bu ev
nasıl temizlenecek?
Bilmiyorum. Parça parça temizliyorum. Şu an lavabolar ve
giderlere açıcı döktüm, beklemedeyim. Çünkü sabah banyoyu yıkamaya başladığımda
gördüm ki yerdeki gider bana mısın demiyor.
Dert iki.. Tesisat ve elektrik işlerini kim yapacak?
Sitenin kadrolu tesisatçı ve elektrikçisi varmış. Bu
güzel haber ama adamların gelebilmesi için önce ortalığı temizlemek lazım. Anne
bunu bana sen bulaştırdın! Adamlar gelmeden ortalığı toparlamam lazım ama
adamlar gelmeden de ortalığı toparlayamıyorum!
Dert üç... Bu ev nasıl düzelecek şimdi? Bu eşyalar nasıl
toparlanacak?
Çinden ucuz işçi getirmek ya da pahalı taşıma şirketi
bulup yeniden taşınarak evi onlara yerleştirtmek gibi fikirlerim var. Tanıdığınız
bir köle taciri var mı?
Dert dört... Bu mobilyalar nasıl tekrar adam edilecek?
Bu konuda da yaratıcı fikirlerim var. Eğer uygulamak için gereken enerjiyi bulabilirsem, ileriki günlerde bloguma yazacak yeni cici yazılarım olacak.
Dert beş... Elektrik, su, doğal gaz, telefon, vs. taşınmaları
İşte bu kısımdan gerçekten nefret ediyorum.
Neyse yarım saat oldu gibi. Ben evdeki açılmayı bekleyen
deliklerin ilk turuyla ilgileneyim.
Aksiyonsuz olmazdı değil mi? İlla bir şeyler çıkacak.
Dip Not: Banyonun lavabosu ve küvetten su artık kıvrıla kıvrıla akıyor ama yerdeki gider hala oralı değil.